Üniversiteye Sınavsız Giriş Mümkün mü?

Türkiye’deki üniversiteye giriş sınav sistemini inceleyelim evvela. ÖSYM tarafından açıklanan 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarına göre, ÖSYS’ye başvuran aday sayısı 2 milyon 265 bin 844. Sınava girerek tercih yapma hakkı kazanan öğrenci sayısı 1 milyon 846 bin 880. Tercih hakkı kazanan öğrencilerden tercih yapan öğrenci sayısı 994 bin 766. Üniversitelerin örgün lisans ve ön lisans programlarına yerleşen aday sayısı 696 bin 241. Üniversitelerde örgün lisans programları için ayrılan kontenjan 473 bin 767 ve ön lisans programları için ayrılan kontenjan 436 bin 904 olmak üzere toplam kontenjan sayısı 910 bin 671. Kontenjan sayıları bu olmasına rağmen tamamı doldurulamamış ve lisans programlarına 422 bin 950, ön lisans programlarına ise 273 bin 291 aday yerleşmiş. 1 milyon 200 bin civarı aday tercih yapma hakkı kazandığı halde bu boş olan kontenjanlara başvurmadığına göre fiili olarak kontenjan sayısını yerleşme sayısı ile özdeşleştirebilirsiniz. Ayrıca genel durumu incelediğimizde ön lisans programlarına yerleşen öğrencilerin genellikle lisans programlarına yerleşemeyen öğrenciler olduğunu ve yerleştikleri bölümlerden memnun olmadıklarını gözlemliyoruz. Bunun yanında, elimizde sağlıklı bir istatistik olmamasına rağmen ön lisans mezunları arasında işsizlik oranının fazla olduğunu da söyleyebiliriz. Sonuç olarak 2 milyon 265 bin 844 adaydan lisans programlarına yerleşen öğrenci sayısı 422 bin 950, yani ancak %20’si.

 Türkiye’nin önemli başka bir gerçeği ise üniversite mezunlarındaki yüksek işsizlik oranı. BBC’nin TÜİK verilerine dayandırdığı haberine göre 15-24 yaşları arası yüksek öğretim mezunları arasındaki işsizlik oranı, yukarıdaki tablodan daha ayrıntılı görülebileceği gibi, %38,4. Bu istatistik herhangi bir ülke için büyük bir problem. Vasıflı eleman veya yetişmiş eleman dediğimiz ve en fazla yatırım yapılan nüfusun %38,4’ünün işsiz olması inanılır gibi değil. Bunun temel nedeni devletteki veya daha doğrusu eğitimdeki plansızlık; plansız açılan üniversiteler, mezun olunduğunda genellikle işsiz kalınacağı bilinen bölümler, uzun dönemli bir vizyon ortaya konmadan şişirilen kontenjanlar, herkesi üniversite okumaya yönlendiren yanlış politikalar. Neticede üniversite bitirmek de yetmiyor, iş potansiyeli olan bölümlerden ve kalbur üstü üniversitelerden mezun olmak gerekiyor. İşsiz üniversiteli oranı %38,4 olduğuna göre lisans programına yerleşen 422 bin 950 öğrencinin yaklaşık %60’ı yani kabataslak 250.000’i iş potansiyeli olan bir programa yerleşebiliyor. Diğer bir deyişle 2 milyon 265 bin 844 adaydan 250 bin kişi, yani %12, hepsi bu. Bu şanslı %12 nasıl belirlenecek? Bizim ülkemizde, bu şartlarda sınavsız sistem hayalden öteye geçemez.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir